Bu Blogda Ara

14 Mart 2024 Perşembe

URANÜS-JÜPİTER BOĞA’DA KAVUŞUM DÖNGÜSÜ

 

Büyük ve dışsal gezegenlerin kavuşumlarının temelinde hem bir önceki döngünün son tamamlanması hem de yeni bir döngünün doğuşu olması nedeniyle, genellikle belirli bir derecede istikrarsızlık eşlik eder ve yeniliklerin başlangıcıdır. Bu nedenle, bu kavuşumlar, özünde ölüm ve yeniden doğuş niteliğine sahiptir.

Uranüs ve Jüpiter’in Boğa burcunda kavuşumu en son 8 Mayıs 1941’de 25°38’de gerçekleşmiş. Astrolojik olarak bu derece en korkulan ve en çok çekinilen sabit yıldızı olan Algol sabitini çalıştırmış. Araplar’ın  Al-goul ya da Goul (gulyabani) olarak bildiği bu sabit yıldızın diğer adı şeytan yıldızıdır. Mitolojik olarak masum Medusa’nın öldürülmesini anlatan bir hikayesi vardır.  1941 senesi II.Dünya Savaşı’nın devam ettiği döneme denk geliyor. Tıpkı bugünlerde 24-25 Şubat 2022’de başlayan ve henüz sonlanmayan Rusya-Ukrayna savaşına benzer şekilde, II. Dünya Savaşı da 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlamıştı. Savaşlarda maalesef ki masumların ölümü kaçınılmaz olmaktadır.

1941’de başlayan dönem 1858’de başlayan Uranüs-Jüpiter Boğa burcunun 29°sindeki kavuşum döngüsünü bitirmişti. 1858-1941 arasındaki dönem Tarım Devrimi'nin (18.YY ortası) ardından insan ekonomisinin daha yaygın, verimli ve istikrarlı üretim süreçlerine doğru küresel geçiş dönemiydi. Bu geçiş, elle üretim yöntemlerinden makinelere geçişi, yeni kimyasal üretim ve demir üretim süreçleri, su gücü ve buhar gücünün artan kullanımı, takım tezgahlarının geliştirilmesi ve mekanize fabrika sisteminin yükselişini getirdi. Örneğin dünyanın (o dönemdeki) en büyük buharlı gemisinin yapımı 1858'de tamamlandı ve yeni teknolojiler gelişti.

Bir başka konu da madencilikle ilgidir. Bütün ülkeler başta teknoloji olmak üzere gereksinimlerin sağlanması ve gelişmesi enerji kaynağı ve madene ihtiyaç duyar. Bir ülkenin zenginliğinden bahsederken anlaşılması gereken ilk şey sahip olduğu yeraltı ve yerüstü kaynaklarının zenginliğidir.

1860’lardan itibaren “Altına Hücum” dönemi yaşandı.  Uranüs (sıra dışılık) Jüpiter (zenginlik) Boğa’da kavuşum için oldukça etkileyici.

1941 yılındaki haritada Plüto Aslan bu kavuşuma 72°lik açı yapıyor. Algol sabiti korkunç etkileriyle bilinse de kendi içinde tutulma yapan üçlü bir yıldız sistemidir. İyi takip edilmesi gerekir ve aydınlıkta olup ışığını yansıtabildiği dönemlerde maddi bolluk ve zenginlik de getirir. Ayrıca kömür ve elmasla da ilgilidir. Madencilikle bağı buradan gelir.

Kavuşuma 120’lik  açı yapan Neptün Başak Rx, tıp ve kimya alanındaki gelişmelerin göstergesidir. Uzun süreli savaşlarda askeri gücün en önemli unsur oluşu acil tıbbi müdahalelerin yapılabilmesi gerektirdi. Aynı dönemde Alexander Fleming penisilini keşfetmiştir. 1928 yılında keşfedilen penisilin 1941'de ilk kez bir insana uygulandı. Tarih boyunca, savaşlardaki en büyük ölüm savaş yarasından değil enfeksiyondandı. I. Dünya Savaşı'nda bakteriyel pnömoniden ölüm oranı %18'di ve II. Dünya Savaşı'nda penisilin ile %1'e düştü. Bazıları şöyle der: ”ikinci dünya savaşı olmasaydı penisilin de olmazdı.”

1941 Uranüs-Jüpiter kavuşumuna Mars Kova karesini görüyoruz. Endüstriyel devrimin tamamlanmasının bir başka sonucu olarak savaş uçakları üretimi ve uçak mühendisliğinin öne çıkmıştır. Örneğin ülkemizde THK Etimesgut Uçak Fabrikası 1939 yılında kurulmuş ve 1941 yılında da faaliyete geçmiştir. İkinci Dünya Savaşı'nda çarpışan taraflar 1939 ile 1945 yılları arasında, bugünün ölçüleriyle dahi inanılmaz sayıda uçak üretmişlerdir. Uranüs insanın yenilik gücünü dünyaya yaymasını temsil eder ve bu, astronomik keşfinden bu yana modern uygarlığın kuruluşuna büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.


Büyük kavuşumlar sonrasında döngünün ilk adımı olan gelişim evresi başlar. Bu evrede büyüme, genişleme, risk alma ve insiyatif alma arzusu görülür. O dönemde süregelen dünya savaşının belirleyici unsuru silah endüstrisinin gelişimiydi. Teknolojik gelişmeler ülke güvenliğini sağlamakla ilgili çalıştı. Uranüs’ün bağımsızlıkla ve özgürleştirmekle de ilgisi var. Jüpiter’in uluslararası konularla ilgili olduğunu da hatırlayalım. Bu ikili etki Normandiya çıkartmasıyla çalıştı. İngiliz, Amerikan, Kanadalı ve Fransız askeri birlikleri, 6 Haziran 1944'te Fransa kıyısında Alman askerlerine yönelik bir saldırı başlattı.

Uranüs-Jüpiter 72°lik açıdaydı. Etkisi fikirsel güç ile bağlantılıdır ve ne yaptığını bilen sorumluluk sahibi kişiler ve otoritelerin üzerinde çalıştığı konuda ve dolayısıyla insanlara "emir" verebilir. O güne kadar görülmemiş büyüklükte bir deniz, hava ve kara kuvvetleri operasyonu olan çıkarma, işgal altındaki kuzeybatı Avrupa'yı işgalden kurtarmak (özgürleştirmek) için atılan ilk ciddi adımdı.

90°lik açılar astrolojide çok genel anlamda çözülmesi gereken zorluk getirir. 1944 yılının Eylül ayında Uranüs-Jüpiter kare açıda transitte olduğu dönemdi. Kavuşumda var olan potansiyeli tezahür ettirme, test etme ve gerçekleştirme arzusu bu dönemin konusudur. İkinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği günlerde tarihte ilk kez balistik füzeler kullanıldı. Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası, 8 Eylül 1944 günü Fransa'nın başkenti Paris'i bir balistik füzeyle vurdu. Savaşın en önemli silahları arasında yer alan bu füzeler, ilerleyen yıllarda çeşitli ülkelerin füze programlarına öncülük etti. Özellikle V-2 füzesi, uzay araştırmalarına da temel oluşturdu ve özellikle ABD'nin uzay programının ilk adımı oldu. Kova burcu hem inovasyonla hem de uzayla bağlantılıdır.

Uranüs-Jüpiter karşıtlığı 1948 yılının ilk 3 ayına denk gelmiş. Kavuşumun sembolize ettiği potansiyelin karşıtlığı onun nesnel ifadesidir, meyvedir. Ancak tez ve antitez olarak birbirlerine zıttırlar. Nicolas Campion bunu “ebeveyn ve artık kendisi de potansiyel bir tohum olan ve her şeyi bilen asi çocuk” olarak tarif eder. Bu genellikle döngüde aşırı bir kriz noktasıdır ve sonuçları getiren aşamanın başlangıcını işaret eder.

Kavuşumu bir tohum olarak kabul ettiğimizde o tohumun olgunlaşması ve meyve vermeye başlaması bu dönemi anlatır. Uranüs (bağımsızlık, liberalizm, büyük organizasyon ve gruplar, hümanizm, inovasyon) ile Jüpiter’in (bolluk, yardımseverlik, etik ve ahlak, adalet duygusu, toplumsal düzenin) toprak grubu bir burç olan Boğa’da kavuşumu 1948 yılında İkizler-Yay hattında karşıtlığa gelmiş ve bazı yansımaları şunlardır: Mahatma Gandhi, toplumsal şiddeti durdurmak için ölüm orucuna başlamasından 18 gün sonra suikasta uğradı, NATO'nun öncülü olan Brüksel Antlaşması 17 Mart 1948’de imzalandı, Marshall yardımları tasarısı imzalandı, Çekoslovakya'da komünizm veya komünist devrim gerçekleşti, Tinker Hava Kuvvetleri Üssünde ilk başarılı kasırga hava durumu tahmini yapıldı, Dünya Sağlık Örgütü Birleşmiş Milletler tarafından kuruldu.

BİR SONRAKİ KAVUŞUM: 21 NİSAN 2024

1941 yılındaki kavuşumun kapanışı ve yeni bir dönemin başlangıcı 21 Nisan 2024’de olacak.

1941’deki kavuşumdan itibaren aşama aşama olanlara bakarak günümüzden geleceğe bir projeksiyon çizelim.

1941 döneminin kapanışı bu yazının kaleme alındığı günlerde uzay teknolojilerinin atağa geçişi ve hatta uzayda askeri yapılanmalar ve yapay zekanın da öne çıkması ile yeni bir döngü başlatmaya gidiyor. Nano tıp araştırmaları, genetik mühendisliği, robotik cerrahi sistemi, tıp alanında çip kullanımı gibi (neuralinkle insan beynine çip takılmasına) kadar çeşitli alanlarda sürüyor. Veri madenciliği, dataların birikimi ve koruması da ayrı bir etki olarak yine gelecekte gündemde olacak.

Döngülerin birbirleriyle benzerliği üzerinden düşünürsek örneğin Penisilinin bulunması insanların yaşam süresini uzatan bir şeydi ve bu döngüyle birlikte kök hücre tedavileri teknikleriyle birlikte yaşam süresinin uzaması hedefleniyor. 2024 yılındaki Uranüs-Jüpiter Boğa kavuşumunun beklenen getirileri şunlar olabilir: tekrar yürüyebilen felçli hastalar, insanların zihinleriyle mesaj yazabilmelerini sağlayan çipler gibi tıpta büyük gelişimler. Ancak bu teknoloji hala emekleme aşamasında.*

Kavuşum Boğa’nın 21°49’ derecesinde olacak. Göksel anlamda bu kavuşum Eridanus ve Tauri takımyıldızlarının ara bölgesinde ve astrolojik olarak Rana etkili şekilde Zaurak sabit yıldızında çalışır. Zaurak sabit yıldızı çoğunlukla depresyon, korku, içe kapanma getirir. Rana sabiti ise otorite konumundan dolaylı etkileri verir . İki sabitin etkisiyle ayağa kadar gelen fırsatların kaçabilir. Bu kavuşumun Balık burcundaki Neptün’le kavuşuma giden Mars’a 60’lık açısı eğer gerçekçi ve doğru yönlendirilirse başarı getirebilir. Burada Şubat 2026’daki Satürn’ün Neptün kavuşumunu bekleyeceğiz.

21 Nisan 2024’te yaşanacak Uranüs-Jüpiter kavuşumuna doğru giderken 10 Mart 2024’teki Balık yeniayında 1941’deki görünümü hatırlatan Uranüs Boğa-Mars Kova kare açısı gerçekleşti ancak derece farklılığı var. Gündemde yapay zekanın toplumsal değerlere olan etkisi tartışılıyor.

Jüpiter’in toplumsal ve ahlaki konuların semboliği olduğunu hatırlayalım. Bu da tüm bu gelişmelerin bugün itibariyle toplum ahlakına ne kadar uygun olup olmadığının sorgusunun gelişini açıklar. Ancak bu sorgulamanın 1941’deki kavuşumun hemen ertesinde başlamış olduğunu görüyoruz.

Yapay zeka gelişiminin ilkelerini ve etik sonuçları tartışmaları bilim kurgunun da bir konusu olmuştu. Isaac Asimov, Robotik'in Üç Yasasını 1942 tarihli kısa öykü koleksiyonu I, Robot'un bir parçası olan "Runaround" adlı kısa öyküsünde bunu kavramsallaştırdı. Stanley Kubrick'in 2001: A Space Odyssey filminin dayandığı Arthur C. Clarke'ın kısa filmi The Sentinel, 1948'de yazıldı ve 1952'de yayınlandı. Bu konudaki en son adım 2021 yılında ortaya konan UNESCO’nun yapay zeka etiğine ilişkin ilk küresel standart olan Yapay Zeka Etiği Tavsiye Kararıdır.

 

 

*Makaleyi bu linkten okuyabilirsiniz: Bilimkurgu değil tıp: Ufuktaki 9 tıbbi gelişme | Independent Türkçe (indyturk.com)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder