Büyük ve dışsal gezegenlerin
kavuşumlarının temelinde hem bir önceki döngünün son tamamlanması hem de yeni
bir döngünün doğuşu olması nedeniyle, genellikle belirli bir derecede
istikrarsızlık eşlik eder ve yeniliklerin başlangıcıdır. Bu nedenle, bu kavuşumlar,
özünde ölüm ve yeniden doğuş niteliğine sahiptir.
Uranüs ve Jüpiter’in Boğa burcunda kavuşumu en son 8 Mayıs 1941’de 25°38’de gerçekleşmiş. Astrolojik olarak bu derece en korkulan ve en çok çekinilen sabit yıldızı olan Algol sabitini çalıştırmış. Araplar’ın Al-goul ya da Goul (gulyabani) olarak bildiği bu sabit yıldızın diğer adı şeytan yıldızıdır. Mitolojik olarak masum Medusa’nın öldürülmesini anlatan bir hikayesi vardır. 1941 senesi II.Dünya Savaşı’nın devam ettiği döneme denk geliyor. Tıpkı bugünlerde 24-25 Şubat 2022’de başlayan ve henüz sonlanmayan Rusya-Ukrayna savaşına benzer şekilde, II. Dünya Savaşı da 1 Eylül 1939’da Almanya’nın Polonya’yı işgaliyle başlamıştı. Savaşlarda maalesef ki masumların ölümü kaçınılmaz olmaktadır.
Bir başka konu da madencilikle
ilgidir. Bütün ülkeler başta teknoloji olmak üzere gereksinimlerin sağlanması
ve gelişmesi enerji kaynağı ve madene ihtiyaç duyar. Bir ülkenin zenginliğinden
bahsederken anlaşılması gereken ilk şey sahip olduğu yeraltı ve yerüstü
kaynaklarının zenginliğidir.
1860’lardan itibaren “Altına
Hücum” dönemi yaşandı. Uranüs (sıra
dışılık) Jüpiter (zenginlik) Boğa’da kavuşum için oldukça etkileyici.
1941 yılındaki haritada Plüto
Aslan bu kavuşuma 72°lik açı yapıyor. Algol sabiti korkunç etkileriyle bilinse
de kendi içinde tutulma yapan üçlü bir yıldız sistemidir. İyi takip edilmesi
gerekir ve aydınlıkta olup ışığını yansıtabildiği dönemlerde maddi bolluk ve
zenginlik de getirir. Ayrıca kömür ve elmasla da ilgilidir. Madencilikle bağı
buradan gelir.
Kavuşuma 120’lik açı yapan Neptün Başak Rx, tıp ve kimya alanındaki gelişmelerin göstergesidir. Uzun süreli savaşlarda askeri gücün en önemli unsur oluşu acil tıbbi müdahalelerin yapılabilmesi gerektirdi. Aynı dönemde Alexander Fleming penisilini keşfetmiştir. 1928 yılında keşfedilen penisilin 1941'de ilk kez bir insana uygulandı. Tarih boyunca, savaşlardaki en büyük ölüm savaş yarasından değil enfeksiyondandı. I. Dünya Savaşı'nda bakteriyel pnömoniden ölüm oranı %18'di ve II. Dünya Savaşı'nda penisilin ile %1'e düştü. Bazıları şöyle der: ”ikinci dünya savaşı olmasaydı penisilin de olmazdı.”
1941
Uranüs-Jüpiter kavuşumuna Mars Kova karesini görüyoruz. Endüstriyel devrimin
tamamlanmasının bir başka sonucu olarak savaş uçakları üretimi ve uçak
mühendisliğinin öne çıkmıştır. Örneğin ülkemizde THK Etimesgut Uçak Fabrikası
1939 yılında kurulmuş ve 1941 yılında da faaliyete geçmiştir. İkinci Dünya
Savaşı'nda çarpışan taraflar 1939 ile 1945 yılları arasında, bugünün
ölçüleriyle dahi inanılmaz sayıda uçak üretmişlerdir. Uranüs insanın yenilik
gücünü dünyaya yaymasını temsil eder ve bu, astronomik keşfinden bu yana modern
uygarlığın kuruluşuna büyük ölçüde katkıda bulunmuştur.
Uranüs-Jüpiter 72°lik açıdaydı. Etkisi fikirsel güç ile bağlantılıdır ve ne yaptığını bilen sorumluluk sahibi kişiler ve otoritelerin üzerinde çalıştığı konuda ve dolayısıyla insanlara "emir" verebilir. O güne kadar görülmemiş büyüklükte bir deniz, hava ve kara kuvvetleri operasyonu olan çıkarma, işgal altındaki kuzeybatı Avrupa'yı işgalden kurtarmak (özgürleştirmek) için atılan ilk ciddi adımdı.
90°lik açılar astrolojide çok genel anlamda çözülmesi gereken zorluk getirir. 1944 yılının Eylül ayında Uranüs-Jüpiter kare açıda transitte olduğu dönemdi. Kavuşumda var olan potansiyeli tezahür ettirme, test etme ve gerçekleştirme arzusu bu dönemin konusudur. İkinci Dünya Savaşı'nın devam ettiği günlerde tarihte ilk kez balistik füzeler kullanıldı. Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası, 8 Eylül 1944 günü Fransa'nın başkenti Paris'i bir balistik füzeyle vurdu. Savaşın en önemli silahları arasında yer alan bu füzeler, ilerleyen yıllarda çeşitli ülkelerin füze programlarına öncülük etti. Özellikle V-2 füzesi, uzay araştırmalarına da temel oluşturdu ve özellikle ABD'nin uzay programının ilk adımı oldu. Kova burcu hem inovasyonla hem de uzayla bağlantılıdır.
Uranüs-Jüpiter
karşıtlığı 1948 yılının ilk 3 ayına denk gelmiş. Kavuşumun sembolize ettiği
potansiyelin karşıtlığı onun nesnel ifadesidir, meyvedir. Ancak tez ve antitez
olarak birbirlerine zıttırlar. Nicolas Campion bunu “ebeveyn ve artık kendisi
de potansiyel bir tohum olan ve her şeyi bilen asi çocuk” olarak tarif eder. Bu
genellikle döngüde aşırı bir kriz noktasıdır ve sonuçları getiren aşamanın
başlangıcını işaret eder.
Kavuşumu bir tohum olarak kabul ettiğimizde o tohumun olgunlaşması ve meyve vermeye başlaması bu dönemi anlatır. Uranüs (bağımsızlık, liberalizm, büyük organizasyon ve gruplar, hümanizm, inovasyon) ile Jüpiter’in (bolluk, yardımseverlik, etik ve ahlak, adalet duygusu, toplumsal düzenin) toprak grubu bir burç olan Boğa’da kavuşumu 1948 yılında İkizler-Yay hattında karşıtlığa gelmiş ve bazı yansımaları şunlardır: Mahatma Gandhi, toplumsal şiddeti durdurmak için ölüm orucuna başlamasından 18 gün sonra suikasta uğradı, NATO'nun öncülü olan Brüksel Antlaşması 17 Mart 1948’de imzalandı, Marshall yardımları tasarısı imzalandı, Çekoslovakya'da komünizm veya komünist devrim gerçekleşti, Tinker Hava Kuvvetleri Üssünde ilk başarılı kasırga hava durumu tahmini yapıldı, Dünya Sağlık Örgütü Birleşmiş Milletler tarafından kuruldu.
BİR
SONRAKİ KAVUŞUM: 21 NİSAN 2024
1941 yılındaki kavuşumun kapanışı ve
yeni bir dönemin başlangıcı 21 Nisan 2024’de olacak.
1941’deki kavuşumdan itibaren aşama aşama olanlara bakarak günümüzden geleceğe bir projeksiyon çizelim.
1941
döneminin kapanışı bu yazının kaleme alındığı günlerde uzay teknolojilerinin atağa
geçişi ve hatta uzayda askeri yapılanmalar ve yapay zekanın da öne çıkması ile
yeni bir döngü başlatmaya gidiyor. Nano tıp araştırmaları, genetik mühendisliği,
robotik cerrahi sistemi, tıp alanında çip kullanımı gibi (neuralinkle insan
beynine çip takılmasına) kadar çeşitli alanlarda sürüyor. Veri madenciliği, dataların
birikimi ve koruması da ayrı bir etki olarak yine gelecekte gündemde olacak.
Döngülerin
birbirleriyle benzerliği üzerinden düşünürsek örneğin Penisilinin bulunması
insanların yaşam süresini uzatan bir şeydi ve bu döngüyle birlikte kök hücre
tedavileri teknikleriyle birlikte yaşam süresinin uzaması hedefleniyor. 2024
yılındaki Uranüs-Jüpiter Boğa kavuşumunun beklenen getirileri şunlar olabilir:
tekrar yürüyebilen felçli hastalar, insanların zihinleriyle mesaj
yazabilmelerini sağlayan çipler gibi tıpta büyük gelişimler. Ancak bu teknoloji
hala emekleme aşamasında.*
Kavuşum Boğa’nın
21°49’ derecesinde olacak. Göksel anlamda bu kavuşum Eridanus ve Tauri takımyıldızlarının
ara bölgesinde ve astrolojik olarak Rana etkili şekilde Zaurak sabit yıldızında
çalışır. Zaurak sabit yıldızı çoğunlukla depresyon, korku, içe kapanma getirir.
Rana sabiti ise otorite konumundan dolaylı etkileri verir . İki sabitin
etkisiyle ayağa kadar gelen fırsatların kaçabilir. Bu kavuşumun Balık
burcundaki Neptün’le kavuşuma giden Mars’a 60’lık açısı eğer gerçekçi ve doğru yönlendirilirse
başarı getirebilir. Burada Şubat 2026’daki Satürn’ün Neptün kavuşumunu
bekleyeceğiz.
21 Nisan
2024’te yaşanacak Uranüs-Jüpiter kavuşumuna doğru giderken 10 Mart 2024’teki Balık
yeniayında 1941’deki görünümü hatırlatan Uranüs Boğa-Mars Kova kare açısı
gerçekleşti ancak derece farklılığı var. Gündemde yapay zekanın toplumsal
değerlere olan etkisi tartışılıyor.
Jüpiter’in
toplumsal ve ahlaki konuların semboliği olduğunu hatırlayalım. Bu da tüm bu
gelişmelerin bugün itibariyle toplum ahlakına ne kadar uygun olup olmadığının
sorgusunun gelişini açıklar. Ancak bu sorgulamanın 1941’deki kavuşumun hemen
ertesinde başlamış olduğunu görüyoruz.
Yapay zeka
gelişiminin ilkelerini ve etik sonuçları tartışmaları bilim kurgunun da bir
konusu olmuştu. Isaac Asimov, Robotik'in Üç Yasasını 1942 tarihli kısa öykü
koleksiyonu I, Robot'un bir parçası olan "Runaround" adlı kısa
öyküsünde bunu kavramsallaştırdı. Stanley Kubrick'in 2001: A Space Odyssey
filminin dayandığı Arthur C. Clarke'ın kısa filmi The Sentinel, 1948'de yazıldı
ve 1952'de yayınlandı. Bu konudaki en son adım 2021 yılında ortaya konan UNESCO’nun
yapay zeka etiğine ilişkin ilk küresel standart olan Yapay Zeka Etiği Tavsiye
Kararıdır.
*Makaleyi bu linkten okuyabilirsiniz: Bilimkurgu
değil tıp: Ufuktaki 9 tıbbi gelişme | Independent Türkçe (indyturk.com)




Hiç yorum yok:
Yorum Gönder