Dervişler söz konusu olduğunda,
derviş nefsini öldürmüş, ölü bir bedeni sembolize etmektedir. Başındaki sikkesi
(başlık) nefsin batışını ve ruhun doğuşunun temsili olarak bir mezar taşını
sembolize eder. Sikkeler aynı zamanda dervişin yanan gönlü için birer baca
vazifesi görür. Dervişin giydiği tennuresi(tandır) bir fırın gibi dervişi
pişirerek olgunlaştırır ve dervişin bu aydınlanma yolunda kefenini simgeler.
Dervişler bir örtü gibi kullandıkları ve kollarını giymedikleri hırkalarını
aydınlanma öncesinde yani sema dönmeden önce çıkarırlar. Aydınlanma sonrasında
tekrar giyilen hırka artık dervişin nefisten ve dünyevi olandan arındığını
göstermesi yönüyle bir kabir olarak sembolize etmektedir. Bir kabir olarak
sembolleştirildiğinde dervişin sikkesi mezar taşı, tennuresi kefeni, üzerine
giydiği siyah hırkası ise kabri sembolize etmektedir.
Bir kainat sembolü olarak
tasavvur edilen semahanenin sağ tarafı madde alemini, sol tarafı mana alemini
temsil etmektedir. Sema ayinlerinde görülen kırmızı post(güneşin doğuş ve
batışında ufukta oluşan kızıllığa işaret ederek, maddi dünyadan batışı, manevi
dünyaya doğuşu temsil eder) şeyhin makamını beyaz post ise dervişlerin makamını
göstermektedir. Şeyhin (sema dede) kıyafetleri de sembol anlamlar taşımaktadır.
Şeyhin başında bulunan destar, sikke denen keçeden yapılmış bir başlıktır.
Şeyhin başında bulunan bu başlığın evrensel aklı kullanan insanı sembolize
ettiğine inanılmaktadır. Başlık etrafına sarılmış çoğunlukla yeşil renkli olan
sarık ise akıl-gönül birlikteliğini yaşamına geçirmişliğin sembolüdür. Yeşil
tabiatı, canlılığı, yaşamı sembolize etmektedir. Şeyhin üzerinde bulunan hırka,
siyah bir cübbedir, Siyah renkte olması benliği ve dünyeviliği sembolize
etmektedir. Zira ayinin ve ayin mekânında bulunanların sorumluluğu şeyhtedir.
Ne kadar aydınlanmış olursa olsun bu sorumluluğu yerine getirebilmek için
benliğe, dünyevi olana ihtiyacı vardır. Şeyhin hırkanın kollarını giymiş olması
da benliğini elinde tuttuğunun sembolüdür. Zira elleri hırka kollarında
birleşik vaziyettedir.
Dervişlerin kendi etraflarında
dönmesi de sembolleştirilmiştir. Bu dönme var olan bütün âlemin
hareketliliğini, dönüşünü sembolize etmektedir. Dönen semazen sayısının dokuz
ve bir şeyhin olması da, güneşin ve güneş etrafında dönen gezegenlerin
sembolleştirilmesidir. Alpaslan Salta göre “Mevlevi dervişlerin sema yaparken
izledikleri yol da evrendeki sonsuz dönüşler gibidir. Dairenin sonsuzluğu
sembolize edişi, Mevlevilik’te “dairesel danslarla ifade edilir” (Salt, 2006:
95). Sema ayinlerinde bedenin duruşuna da ayrı anlamlar yüklenmiş, “Semâda sağ
elin yukarı, sol elin ise aşağı doğru kollar açık bir hale getirilmesi, sağ
elle Tanrı’dan feyiz alıp, O’ndan başkasına yüz çevirmek ve sol elle bu feyzin
dağıtılması anlamına gelmektedir. Ayrıca ellerin yukarıya kaldırılmasıyla
ortaya çıkan şekil Arapçadaki “Lâ” edatını oluşturmakta ve böylece İslâm
inancının tevhid akidesine vurgu yapıldığı düşünülmektedir” (Aydeniz, 2009:
50). Semah Semaha “gören, işiten yüz” (Eke,2009: 126) anlamı yüklenmiştir.
Semahta önemli olan bedensel unsurlar vardır. Bunalar el ve ayaktır. “El
figürlerinde avuç içi göğe doğrudur ve Tanrıya yalvarışı ifade eder. Rızık
Dilemeyi, bolluk bereket istemeği simgeler” (Eker, (Eke, 2009: 129). Semahlarda
dairesel faaliyetlerin ve tartımlı hareketlerin sağlayıcısı ayaklardır. Semahta
görülen bu dairesel hareketlerin sebebi, semahın gök cisimlerinin hareketlerini
sembolize etmesiyle alakalıdır. Semahların icra edildiği mekânlara “meydan
odası, ibadet meydanı, erenler meydanı” denmektedir. Giriş kısmında bulunan
eşik önemli görülmekte ve Mevlevilikteki dervişliği simgelediğinden eşiğin
üzerine basılmaz, eşikte oturulmaz (Evlerin eşiğinde oturulması ve bu eşiklere
basılması özellikle de gün battıktan sonra hoş karşılanmaz. Evin koruyucu
ruhlarının eşikte bulunduğuna inanılır ve onları rahatsız etmenin sıkıntılara
sebep olacağına düşünülür.). Odanın ortasında bulunan yere “dâr” denmektedir.
Sema ayinlerinde görülen post sembolü semahlarda da vardır. Odada mürşidin
postu ayrıdır. Odada bir de “çerağ tahtı” veya “Taht-ı Muhammedi” denen yerden
yüksek bir bölüm vardır. Tahtın önüne bir taş konur ve bu taşa sembol anlamlar
yüklenerek “meydan taşı, kanaat taşı, mürüvvet taşı” gibi isimler verilmiştir.
Semah oyunları içerisinde gerek taklidi gerekse tasfiri hareketleri
barındırmaktadır. Hemen bütün halkoyunlarımızda olduğu gibi, ayin niteşiğinde
olan semahlarda da 139 görülmektedir. Semahlar içerisnde yer alan “Turba
Semahı, turna adlı kuşun kanat vuruşu, uçuşu ve duruşunu canlandıran figürlerle
oynanır. Kırat semahı, güneşin çevresinde yıldızların parıldayışını ve dönüşünü
ele almıştır”.
Kaynak: “Türk Kültüründe Sembollerin
Dili” Selçuk Kürşad Koca